Powered By Blogger

15 Temmuz 2020 Çarşamba

Bloğum için aldığım her yeni kararı not ediyorum...


     Yazarak bir şeyleri anlatmak hiç de kolay değil. Ne demek istiyorum? Birine bir kağıt/kalem verelim. Ve gündemdeki bir olayı kendi ifadeleriyle anlatmasını isteyelim. Hiç de dışardan göründüğü kadar kolay olmayacağını göreceksiniz.

     Twitter’da Elon Musk gibi bir çok dünyaca ünlü kişinin hesapları ele geçirilmiş. Ve Bitcoin dolandırıcılığı yapılıyormuş. Twitter bu konuyu inceliyormuş. Koskoca bir firmanın nasıl böyle bir güvenlik açığı olabilir, akıl alır şey değil. Bir tanesi, “Twitter’ın başı çok ağrıyacak” demiş. Haksız da değil hani.

     Artık bloğumda günlük olarak yaptığım değişiklikleri not aldığım bir defterim var. Bloğum hakkında aldığım her yeni kararı not ediyorum. Böylelikle düşünce biçimi olarak nerelerden nerelere geldiğimi görmüş olacağım.

Yıldızlararası filmine bilim insanları niye sıcak değil ki?


     Çocukluğa inme yöntemi her zaman hafife alınmıştır. Ve çoğu zaman da espri konusu olmuştur. Bende gülüp geçiyordum. Ama son zamanlarda ciddiye almamız gerektiğini düşünmeye başladım. Çocukken insanın başına ne geliyorsa, hayatı boyunca etkiliyor onu. Acaba benim çocukluğuma inilse neler çıkar kim bilir.

     Yıldızlararası filmine bilim insanlarının negatif bir şekilde yaklaşmalarına bir türlü akıl sır erdiremedim. Tamam, şu an için filmde anlatılanların gerçekleşmesi hayal. Ama sonuçta bu da bir film. Hem her şey hayal etmekle başlamaz mı? Bu filmle olan alıp veremedikleri ne bir türlü anlayabilmiş değilim. Uzaya olan merakı arttırması kötü mü? Özellikle kara deliklere olan ilgiyi bu kadar arttırması.

İçimi acıtan şeyleri yazmak bile korkutuyor beni...


     Hem YouTube’da olmak istiyorum hem de istemiyorum. Nasıl mı? Şöyle ki: Ekranın karşısına geçip bir şeyler konuşmak istemiyorum. Ama başka bir şeyler yapıp YouTube’da var olmak istiyorum. Ama hala o başka şeylerin ne olduğunu bulamadım.

     Montaigne’nin Denemeler kitabını okuyorum. Kendimi sıkmadan. Günde 3-4 konu. Bazen okuduğum cümlelerden bir şey anlamıyorum. Ama yine de okumak hoşuma gidiyor.

     İçimi acıtan şeyleri yazmak bile istemiyorum. Çünkü onları yazarsam o acıyı tekrar yüreğimde hissetmek durumunda kalacağım. Tekrar kaldıramaz yüreğim o duyguları.

     Blog yazılarımda resim kullanmıyorum. Sadece yazımı yazıp, yayınla tuşuna basıyorum. Acaba bu durum bloğumun Google tarafından indekslenmesinde eksi bir durum yaratıyor mu? Resim aramaktan da yoruluyorum ya.

İnkar etmek ünlü olmanın gereklerinden biri mi?


     Bazen o kadar garip rüyalar görüyorum ki. Anlam veremiyorum. İrkiliyorum.

     Rüyalarla ilgili başka bir şey daha: İnstagram’da gördüm ve çok ilgimi çekti. İnsanın ölünce uyanacak olmasının nedeni, beynin öldükten sonrası için bilgisinin olmamasıymış.

     Gerçekten şu kara deliklerin içinde ne var. Acaba insanlık bir gün kara deliklerin içinde ne olduğunu öğrenebilecek mi?

     Ciddi ciddi düşünmeye başladım. Biz Türk milleti olarak birbirimizle olan kavgalarımızdan mı besleniyoruz?

     Bu ünlülere de güven olmuyor ha. Bir tane kadın ünlümüz kendisi hakkında çıkan aşk iddialarına çok sert yanıt vermişti. Sonradan baktık ki inkar ettiği adamla basına yakalanmış. Ünlülerin genlerinde mi var bu inkar etme durumu. Ya da ünlü olmanın gereklerinden biri mi ki?