Powered By Blogger

24 Temmuz 2020 Cuma

Günlük blog yazıları 9...


     Bir önceki yazımda Ayasofya camindeki ilk namazın canlı yayınlanıp yayınlanmayacağını merak ettiğimi söylemiştim. Evet, canlı yayınlandı. Hem de tüm haber kanalları canlı yayınladı. Tarihe tanıklık etmek için ben de bu canlı yayını takip ettim.

     Artık klasikleşmiş bir söylem vardır: “Bu dünyaya çocuk getirilir mi?” diye. Bu yaşadıklarımızdan sonra bunu ciddi ciddi düşünmeye başladım. Bir çocuk için o kadar tehlikeler var ki. İşin en acı tarafı: Bu tehlikeler ailenin içinden de geliyor. Anne-babalar çocuklarını kimden koruyacaklarını şaşırdılar resmen.

     Bu aralar hiç film izleme iştahım yok. Ama bazı zamanlar ise devamlı film izlemek istiyorum. Galiba bu durum, benim bir film izleme kültürümün olmamasından kaynaklanıyor.
     


Günlük blog yazıları 8...


     Bugün tarihi günlerden biri. Ayasofya Cami, bugün kılınacak Cuma namazı ile ibadete açılıyor. 

     Haber kanalları devamlı Ayasofya’ya canlı bağlantılar yapıyorlar. Halk ise Ayasofya civarında dün geceden beri beklemekte. 

     Saat 10:46 geçiyor. Her geçen dakika kalabalığın arttığı söyleniyor. İlk namaza 500 davetli kılacak. 

     Bu durum tartışmaları da beraberinde getirdi tabi. Benim merak ettiğim ise: İlk namaz televizyonlardan canlı yayınlanacak mı?

23 Temmuz 2020 Perşembe

Günlük blog yazıları 7...


     Günlük blog yazıları bloğumu büyük bir hevesle açmıştım. Hemen çok okunmaya başlar diye düşünmüştüm. 

     Ama bırak okunmayı Google’da indekslenmiyor bile. İndeks alması için yok bu yapılacakmış, yok şu yapılacakmış falan filan. 

     Hiç uğraşamam. Ben devamlı resim aramaktan bıktığım için artık yazılarıma resim koymayan adamım. Buna mı takılacağım? 

     Ben yazarım. İster indeks alır ister almaz. Umurumda değil. Ama ne zaman indeks almaya başlayacak, yani Google’dan organik ziyaretçi gelecek merak etmiyor da değilim hani.

22 Temmuz 2020 Çarşamba

Günlük blog yazıları 6...


     Bizim buradaki A101’in devamlı iç dekorasyonunu değiştiriyorlar. Bir türlü karar veremediler. Bir zaman çitosları bir yerde buluyorsun, bir başka zaman bambaşka bir yerde. Ama bu sefer ki daha bir ferah olmuş. Geniş geniş.

     Markette tam kasaya giderken, pat önümde dolu bir market arabası peydah oluyor. İçimden, “Benim birkaç şeyim var. Siz dünyaları almışsınız. İzin verirseniz ben hemen geçeyim” demek istiyorum. Ama demiyorum tabi. Şu da var ki: Dolu market arabasının kasadan geçmesi de o kadar uzun sürmedi.

    Bu aralar en çok söylediğim şey: Bizi sömürüyorlar. Yaptığımız işlerin karşılığı asla 2 bin 324 lira değil. Buna bir dur demem lazım ama nasıl?

21 Temmuz 2020 Salı

Günlük blog yazıları 5...


     Norm Ender’in Konu Kilit şarkısında söylediği, “Bu sene kıymete bindi bizim hip hop kültürü” sözünü düşündüm. Hakikaten ne oldu da bu sene hip hop ya da rap patladı gitti?

     Bu aralar Elanur’un Sakin şarkısını çok dinliyorum. Onu da yeni tanıdım. Trendlerde görünce dinledim ve beğendim.

     Ölmeden önce yapılacaklar listesi yapsam mı diye düşünüyorum. Bu tür listelere karşı ön yargılıydım ama artık düşüncem değişmeye başladı.

     Kişisel gelişimciler olsun ya da hayatta belli bir noktaya gelmiş, bir şeyler başarmış olan insanlar olsun dedikleri şey: “Yurt dışına çıkın. Yeni yerler görün” Tamam, iyi güzel de. Bu insana neler katıyor, bunun üzerine derin bir analiz yapanı görmedim.


20 Temmuz 2020 Pazartesi

Günlük blog yazıları - 4


     Bu aralar YouTube trendlerde yeni yeni rap şarkıları görüyorum.

     Rap dünyasına derinden bir hakimiyetim olmadığı için rap yapanları tanımıyorum.

     Belki daha öncede vardılar, belki de ilk defa çıkıyorlar. Ama olsun, çeşitlilik iyidir.

     Dün bir tane masa tenisi oyunu indirdim. Baya sardı. O kadar ki 10 dakika sonra neredeyse telefonu fırlatıyordum sinirden. Bir el atayım yine ben.

     İnsan öldükten sonra vücudunu hiç önemsemiyor. Mesela Seyfi Dursunoğlu öldükten sonra vücudunun kadavra olarak kullanılabileceğini söylemiş.

     Öldükten sonra vücuduma öyle bir şey yapıldığını düşünmek bile irkiltici.

     Demek ki ben daha o kafaya gelemedim. Bu arada Seyfi Dursunoğlu’nun vücudu gömüldü. Kadavra olarak kullanılmadı.

19 Temmuz 2020 Pazar

Günlük blog yazıları 3...


     Seyirci olmayan hiçbir şeyde tat yokmuş gerçekten. Yaparsın Aşkım da seyircisiz çekiliyor. Bence çok tatsız.

     Netflix sonunda tası toprağı toplayıp gidecek ülkemizden. Yeni çekmeye başlayacağı dizilerin hepsini birer birer iptal etmeye başlamış çünkü.

     Kanal D, Aşk-ı Memnu’nun final bölümünü Çarşamba akşamı saat 20:00’de yayınlayacakmış. En son bölümde alabileceği maksimum reytingi alma peşinde. Bence çok iyi bir fikir.

     Sonunda Başakşehir şampiyon oldu. Adamlar hak ettiler. Ama şu da var: Üç büyükler böyle yönetildikçe daha çok kulüp şampiyon olur. Yakında Trabzonspor’da olur bir başka Anadolu kulübü de.

     Evdeyken kendimle vakit geçirmeyi seviyorum ama dışarıda sevmiyorum. Dışarıda illa birisi yanımda olmalı. Tat almıyorum kendi başıma.