Powered By Blogger

28 Temmuz 2020 Salı

Günlük blog yazıları 15...


     Mansur Yavaş’ı parlatmaktan vazgeçin artık. Zaten birinde liderlik özelliği varsa, o bir şekilde ortaya çıkar.

     Az önce Onur Büyüktopçu’nun sunduğu Çarkıfelek’i izledim. Sanki programa biraz daha ısınmış ve davranışlarında biraz daha özgür gibi.

     Son günlerde içtiğim çaylardan tat alamıyorum. Sıcaklardan mı acaba?

     Blogda içimden geçenleri yazmakla yazmamak arasında kalıyorum. Yazdıklarımı okuyanların, “Bu çocuk da hiçbir şey yaşamamış” demelerinden korkuyorum galiba.

     YouTube’da aramalarda öne çıkmak ne kadar da kolay. Video çektiğim bir konuyu blogda yazsam, ilk sayfada olma ihtimalim çok düşük. Ama YouTube’da çektiğim konuyu arattığımda ilk sayfada görebiliyorum kendimi.

     “100 kelime yazmak da ne var ki?” diye içimden geçiren kendime, bu yazı cevap olsun. Zar zor tamamlayabildim 100 kelimeyi.
    

27 Temmuz 2020 Pazartesi

Günlük blog yazıları 14...


     Bugün iki defa elektrik kesintisi oldu evde. İlki, 1 saat kadar sürdü. İkincisi 15 dakika falan. Pandemi öncesine göre çok fazla elektrik kesintisi olmaya başladı. Bana mı öyle geliyor yoksa sizce de bir gerçeklik payı var mı söylediğimde?

     İnstagram’da fotoğraf paylaşıyor ve açıklama kısmına da İngilizce bir şeyler yazıyorlar. Peki niye Türkçe değil? Çünkü İngilizce bir şeyler yazarsan tarz oluyorsun. Ne amaçla yazılırsa yazılsın pek hazzetmiyorum bu durumdan.

     Osmanlı döneminde yapılan şeyleri duydukça ağzımız açık kalıyor. Bir yer inşa ediyorlarsa, orada yaşayan hayvanları da düşünerek yapıyorlar o binayı. Her adımda bir incelik var. İşte şimdilerde bizde eksik olan o incelik. O inceliği tekrar nasıl kazanırız bilemiyorum.

26 Temmuz 2020 Pazar

Günlük blog yazıları 13...


     Elon Musk, Johnny Deep’i kafes dövüşüne davet etmiş. Tam bir rezalet. O kadar çok övülen ve örnek gösterilen adam bu mu yani? Gitgide saygım ve sevgim azalmaya başladı Musk’a karşı.

     Artık ne zaman bir çocuk kayboldu haberi duysak hemen yüreğimiz ağzımıza geliyor. “Yine mi?” diyorum içimden. Neyse ki kaybolan 11 yaşındaki Elif, sağ salim bulundu da derin bir ohh çektik hep beraber.

     Siyasetle ilgili dilimin ucuna gelip söylemek istediğim şeyler var ama yine de tutuyorum kendimi. Blogda siyasetten bahsetmeyeceğim. Çünkü karşı taraftaki okuyucularımı kaybetmek istemiyorum.

     Caner Taslaman’ın bir yazısını okudum. Yazısında aslında hurilerin, dişi bir varlık olduklarına dair net bir bilgi olmadığını, bunun sadece yorumdan kaynaklanan bir algı olduğunu söylüyordu.

Günlük blog yazıları 12...


     Bilim adamları niye ateist diye bir video izledim YouTube’da. Harikaydı. Hiç bu açıdan düşünmemiştim olayı. Sizde isterseniz YouTube’a yazın ve izleyin. Bakalım sizler neler düşüneceksiniz.

     İnsanın etrafında muhabbeti seven ve herkesle muhabbet edebilen insanlar lazım. Yoksa bir arkadaş topluluğunda sus pus oluyor herkes. Eğer dediğim gibi bir arkadaşınız varsa, elbet bir yerden başlatıyor muhabbeti.

     Ruhi Çenet yine yollarda. İlk olarak Kilis’e gitmiş. Oradaki Suriye’liler ile ilgili bir video yapmış. Oradan Adana’ya gitmiş. Adana’nın en tehlikeli mahallelerinden birinde video yapmış. Bu çocukta tam bir haberci ruhu var ya.

     Pandemi başladığından beri hiç gazete aldınız mı? Ben hiç almadım. Bu virüs olayları tamamen kalkmadan da almam.

Günlük blog yazıları 11...


     İphone 7 plus ya da 8 plus almayı düşünüyordum. Ama piyasada şu anda plus yokmuş. Bende İphone’un diğer telefonlara bir göz gezdirdim. İphone XR hoşuma gitti. Hem büyük ekran hem de aşağı yukarı plus fiyatında. Bakarsın ondan alabilirim.

     İspanya’da koronavirüs vakaları tekrar artış göstermeye başlamış. Bu nedenle tekrar maske takma zorunluluğu getirilmiş. Biz en iyisini yapmışız. Maske takma zorunlu diyerek. Bu arada bu virüs ne zaman bitecek ya?

     Önüne gelen YouTube kanalı açıyor. Ben bile açtım. Hepimiz parayı vurma derdindeyiz. Ama öyle bi hevesle açılan şeyler hep hüsran be. İnsanlar kanallarına yıllarını vermişler ve bir yerlere gelmişler. Adamlar hak etmiş. Bakalım YouTube kanal açma aşkımız ne zaman sona erecek?

Günlük blog yazıları 10...


     Dün İnstagram’da bir fotoğraf paylaştım. Arkadaşlarımdan biri, “Yaşlanmışsın” dedi. Öyle dedikten sonra fotoğrafıma baktım, “Harbiden yaşlanmış mıyım?” diye. Yaşlanmadığıma kanaat getirdim sonra içim rahatça.

     İnstagram’da ne kadar takip ettiğim siyasi hesap varsa hepsinin takibin bırakıyorum bir bir. Menfaatçi çekişmeleri moralimi bozuyor. Her iki tarafında. Bundan sonra moralimi bozmalarına izin vermeyeceğim.

     İnsan hemen sıkılan bir varlık. Aynı şeyleri yapmaya başlayınca hemen bir sıkıntı basıyor. Artık hafta sonları dışarı çıkıp, bir şeyler içip vakit geçiriyorum. Evde dura dura sokakları çok özledik zaten. Ama bu oturmalar da sıkmaya başladı. Daha başka, daha başka şeyler istiyor gönül. İnsan her hafta farklı şeyler yapabilir mi ki?

24 Temmuz 2020 Cuma

Günlük blog yazıları 9...


     Bir önceki yazımda Ayasofya camindeki ilk namazın canlı yayınlanıp yayınlanmayacağını merak ettiğimi söylemiştim. Evet, canlı yayınlandı. Hem de tüm haber kanalları canlı yayınladı. Tarihe tanıklık etmek için ben de bu canlı yayını takip ettim.

     Artık klasikleşmiş bir söylem vardır: “Bu dünyaya çocuk getirilir mi?” diye. Bu yaşadıklarımızdan sonra bunu ciddi ciddi düşünmeye başladım. Bir çocuk için o kadar tehlikeler var ki. İşin en acı tarafı: Bu tehlikeler ailenin içinden de geliyor. Anne-babalar çocuklarını kimden koruyacaklarını şaşırdılar resmen.

     Bu aralar hiç film izleme iştahım yok. Ama bazı zamanlar ise devamlı film izlemek istiyorum. Galiba bu durum, benim bir film izleme kültürümün olmamasından kaynaklanıyor.